Uçak gemisi, 75 savaş uçağı ve 4 bine yakın askeriyle İsrail’e doğru yola çıkıyor

Bugünlerde iki devasa uçak gemisi “Ford” ve “Eisenhower” İsrail kıyılarına doğru yol alıyor. Bu taşıyıcıların her biri 100.000 ton ağırlığındadır ve savaş uçaklarıyla donatılmıştır. İki nükleer reaktörden güç alan bu araçlar, yakıt ikmali yapmadan dünyanın her yerine seyahat etme kapasitesine sahip. Bu “yolculuk havalimanları”nda binlerce asker bulunuyor ve süpermarketler, fırınlar ve spor salonları gibi olanaklar sunuluyor.

Uçak gemilerine muhripler, kruvazörler ve denizaltılardan oluşan bir oluşum eşlik ediyor. Bu gemiler, menzili 2.500 kilometreye varan, dakikalar içinde birden fazla hedefi vurabilen yüzlerce Tomahawk füzesine ev sahipliği yapıyor. Başkan Joe Biden, Gazze’deki çatışma sırasında Tahran ve Beyrut’a bir mesaj olarak bu taşıyıcıların Doğu Akdeniz’e konuşlandırılmasını emretti.

İki uçak gemisinin konuşlandırılması olağandışı olsa da eşi benzeri görülmemiş bir durum değil. İkinci Körfez Savaşı sırasında ABD Ortadoğu’ya yedi uçak gemisi gönderdi. ABD, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana 300’den fazla konuşlandırma örneğiyle bu taşıyıcıları dış politikasının uzun bir kolu olarak görüyor. İsrail kıyılarına yakın taşıyıcıların varlığı, Hizbullah’tan çok İran’ı caydırmayı amaçlıyor.

İsrail Hava Kuvvetleri’ne 100’den fazla savaş uçağının eklenmesi ateş gücünü önemli ölçüde artırıyor. Bu uçak gemileri aynı zamanda elektronik harp uçaklarına ve füze tehditlerine karşı koruma yeteneğine de sahip. En yeni taşıyıcı “Ford” dünyanın en büyük ve en pahalı gemisidir. İnşaat maliyeti 13 milyar dolara, günlük işletme maliyeti ise 7 milyon dolara ulaştı.

Uçak gemilerinin bakımı ve inşasının maliyetleri yüksek olmasına rağmen, eski Başkan Obama bunların stratejik öneminin farkına vardı ve fonlarını kesmedi. ABD Donanması, 2050 yılına kadar en büyük ve en modern donanmaya sahip olmayı hedefleyen Çin de dahil olmak üzere diğer güçlere karşı sürekli olarak açık bir avantaja sahip.

Bir yanıt yazın