The Israeli military enters Gaza’s capital as the critical phase of the conflict with Hamas commences

Hamas’a karşı devam eden savaşta önemli bir gelişme olarak İsrail birlikleri Şeridi’nin başkenti Gazze Şehri’ne girdi. Bu, çatışmanın en önemli aşamasını işaret ediyor, çünkü asıl amaç, terörist grubun ana karargahı olan ve ana lider Yahya Sinwar’ın da saklandığı şehri ele geçirmek.

İsrail askerleri sivil ve yerleşim bölgelerinde Hamas tünellerini bulup yok etti. Savunma Bakanı, askerlerin Gazze Şehri’nin kalbine girdiğini ve Sinwar’ın oradaki bir yer altı sığınağında saklandığını doğruladı. İsrail zaten savaşın ertesi gününden bahsediyor ve askerden arındırılmış ve radikallikten arındırılmış bölgenin kontrolünü elinde tutacağını, ancak Şeridi yeniden işgal etmeyi veya yönetmeyi planlamadığını açıkladı.

ABD, Gazze’nin Filistin toprağı olduğu ve işgal edilmemesi gerektiği konusunda uyardı. Hamas’ın yeraltı tahkimatlarıyla yoğun bir savunma hazırlamak için 15 yılı olduğundan, askeri uzmanlar Gazze Şehri’nde haftalarca sürecek kanlı çatışmalar bekliyor. Ayrıca, aralarında çocuklar ve yaşlıların da bulunduğu, yer altı tünellerinde esir tutulan rehinelerin varlığı konusunda da ciddi bir sorun var.

Kriz, tam olarak bir ay önce, 7 Ekim’de, yüzlerce Hamas militanının İsrail kibbutzimlerine saldırarak 1.400’den fazla insanı öldürmesiyle başladı. İsrail’in buna karşılık olarak uyguladığı kavurucu toprak askeri stratejisi Gazze’de 10.000’den fazla kişinin ölümüne neden oldu. Propaganda savaşı İsrail’e yöneldi ve Hamas’ın suçlarını inkar eden bir dezenformasyon kampanyası var.

ABD’nin İsrail saldırısını yumuşatma ve Gazze’deki savaşmayan sivillere insani yardım sağlama çabalarına rağmen Netanyahu askeri planda değişiklik yapmayı reddetti. Gazze’yi Mısır’a bağlayan Refah kapısı, çifte vatandaşlığa sahip sivillerin ve ailelerinin yanı sıra tıbbi tedaviye ihtiyaç duyan Filistinlilerin de ülkeden ayrılmasına izin vermeye devam ediyor. Yardım taşıyan tırlar gelmeye devam ediyor ancak yeterli miktarda değil. Gazze’deki yakıt kıtlığına ilişkin endişeler bölgedeki insani trajediyi daha da artırdı.

Bir yanıt yazın