Lee Hsien Loong, Singapur'da küçük bir şehir devletini küresel bir finans merkezine dönüştürmesiyle hatırlanacak. 1965'te bağımsızlığını kazandıktan sonra modern Singapur'un temellerini atan babası Lee Kuan Yew'in izinden giden Lee Hsien Loong'un hükümeti, iktidardaki yirmi yılı boyunca kişi başına düşen GSYİH'yi ve sakinlerin ortalama brüt aylık gelirini iki katına çıkarmayı başardı.
72 yaşındaki Lee, bu hafta resmen Başbakanlıktan istifa edecek. Ekonomist ve mevcut Başbakan Yardımcısı Lawrence Wong, ülkenin bağımsızlıktan bu yana dördüncü lideri olarak onun yerini alacak. Lee Kuan Yew tarafından kurulan iktidardaki Halkın Hareket Partisi, son seçimlerde oyların %61'ini kazanarak ve Parlamento'da sandalyelerin çoğunluğunu elinde tutarak Singapur'da kontrolü elinde tuttu.
Kendisini bir demokrasi olarak yansıtmasına rağmen Singapur, gücün seçkin bir grup elit arasında yoğunlaştığı otoriter bir devlet gibi işliyor. Halefi olarak belirlenen Lawrence Wong, Amerika Birleşik Devletleri'nde eğitim görmüş ve siyasete nispeten yakın zamanda girmiş olduğundan, geleneksel yönetici sınıftan bir kopuşu temsil ediyor. Pandemi sırasındaki liderliği profilini yükseltti ve ona Başbakan Yardımcısı pozisyonunu kazandırdı.
Her ne kadar Wong ülkenin politikalarına liderlik edecek olsa da Lee Hsien Loong'un “kıdemli bakan” olarak kabinede kalması nedeniyle Lee hanedanının etkisi hala hissedilecek. Lee'nin Singapur'daki popülaritesi, yatırımcıları çekme, yeniliği teşvik etme ve özellikle ABD ile Çin arasındaki uluslararası ilişkileri yönlendirme çabalarından kaynaklanıyor. Görev süresi boyunca eşcinsel ilişkileri suç sayan bir yasanın yürürlükten kaldırılması gibi sosyal haklar alanında da ilerleme kaydetti.
Ancak Lee'nin liderliğindeki Singapur, muhalifleri bastırdığı ve basını kontrol ettiği için eleştirilerle karşı karşıya kaldı; çoğu medya kuruluşu ya devlete ait ya da hükümete bağlı. Bu zorluklara rağmen Lee, son röportajında Singapur'a ilerleme getirme çabalarını vurgulayarak mirasına olumlu bakıyor.
