Yaşlandıkça kolajen üretimi doğal olarak yavaşlar. Ayrıca genetik, hava koşullarına maruz kalma, sigara içme ve yanlış beslenme gibi diğer faktörler de kırışıklık oluşumuna katkıda bulunur. Ancak diyet, egzersiz, yeterli uyku ve dinlenme, zihinsel huzur ve denge yoluyla yaşlanma sürecinin yavaşlamasına etki edebiliriz.
Uzun ömür için beslenmenin belirli bir kuralı yoktur. Dünyanın dört bir yanındaki farklı kültürler, uzun bir yaşam için kendi tariflerini keşfettiler ve iyi yemeklerin bu yolculukların bir parçası olduğu açık. Taze ve canlı bir cildi korumak için vitaminleri, mineralleri ve omega-3 yağ asitleri gibi faydalı yağları beslenmemize dahil etmek önemlidir. Bu maddeler sadece hücre ve doku oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda yenilenmeye yardımcı olur ve inflamatuar süreçleri hafifletir. Çeşitli sebzelere, özellikle de yeşil yapraklı sebzelere ve C vitamini açısından zengin gıdalara ağırlık veren Akdeniz tipi beslenme en sağlıklısı olarak kabul ediliyor.
Örneğin maydanoz, lahana, limon, mandalina ve diğer C vitamini açısından zengin taze sebze ve meyveler, besin değerlerinin korunması için makul şekilde pişirilerek menümüze dahil edilmelidir. C vitamini bir antioksidan görevi görerek dokuları, sıvıları ve hücreleri serbest radikallerin neden olduğu hasarlardan korur. Demir, dikkate alınması gereken bir diğer önemli besindir; çünkü eksikliği anemiye ve kronik yorgunluğa yol açabilir. İyi demir kaynakları arasında kırmızı et, somon, patates, ıspanak ve fasulye bulunur.
C vitamini ayrıca cildin nem ve sıkılığını korumak için gerekli olan hyaluronik asitin sentezinde de önemli bir rol oynar. Deri, kıkırdak ve eklemler gibi hayvan parçaları yüksek düzeyde hyaluronik asit içerir, bu da tavuk kemiği ve deri çorbası gibi yemekleri cilt sağlığına faydalı hale getirir. Klorofilli bitkilerde bulunan magnezyum, hyaluronik asit üretimi için gereklidir. Magnezyum açısından zengin besinler arasında ıspanak, brokoli, lahana, bezelye, elma, muz, çilek ve armut bulunur. Çinko ayrıca hyaluronik asit oluşumu için de gereklidir ve kabak çekirdeği, patates, yer fıstığı, fasulye ve ette bulunabilir.
Sindirim, yeterli miktarda lif ve probiyotik dostu bakteri gerektirdiğinden, güzel cildi korumanın bir diğer önemli yönüdür. Diyet lifi açısından zengin bir diyet, bağırsak hareketliliğini artırmaya, vücudu detoksifiye etmeye ve dokularda toksin birikimini önlemeye yardımcı olur. Aşırı tuz hipertansiyona, böbrek hastalığına ve diğer kronik hastalıklara yol açabileceğinden tuz alımını ölçülü tutmak önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü günlük beş grama kadar tuz alımını tavsiye ediyor, ancak Hırvatistan’da ortalama alım günde 11,6 gramdır. Benzer şekilde, beyaz sofra şekeri alımını sınırlamak, agav ve akçaağaç şurubu veya stevia gibi alternatifleri tercih edilebilir hale getirmek önemlidir.
Alkol de ölçülü olarak tüketilmelidir, ancak Akdeniz diyetinin bir parçası olarak ara sıra içilen bir kadeh kırmızı şarap, güçlü antioksidanlar olan polifenoller nedeniyle bazı faydalar sağlayabilir. Ancak aşırı alkol tüketimi faydalardan daha ağır basar ve zarara yol açabilir. Balıklar, özellikle somon, uskumru, sardalye ve küçük lüfer, yüksek miktarda esansiyel omega-3 yağ asitleri ve diğer değerli besin maddeleri içermeleri nedeniyle haftada en az iki kez tüketilmelidir.
Antioksidanlar açısından zengin olan yeşil çayın düzenli tüketimi cildin nemini, kan akışını ve oksijen dolaşımını artırarak daha taze ve parlak bir cilde neden olabilir. Yulaf ezmesi veya kepekli un bazlı kek ve tatlılar, bitter meyveler, yoğurt ve kakao içeriği yüksek bitter çikolata, tatlıya düşkün olanlar için önerilen alternatiflerdir. Özellikle bitter çikolata yüksek miktarda antioksidan içerir ve iltihabı azaltabilir, kan akışını iyileştirebilir ve kırışıklıkların görünümünü azaltabilir. Ceviz, fındık ve badem gibi sert kabuklu yemişler aynı zamanda kolesterolün düşürülmesine, dolaşım sağlığının desteklenmesine ve değerli besinler sağlanmasına yardımcı oldukları için cildin daha genç görünmesi ve genel sağlık açısından da faydalıdır.
Son olarak su, toksinlerin vücuttan atılmasında çok önemli bir rol oynar. Güne bir bardak ılık su ile başlamak bağırsak hareketini teşvik edebilir ve gün boyunca yeterli miktarda sıvı tüketmek genel sağlık ve sıvı alımını korumak için çok önemlidir.
