Çin’in liderliği bu yıl yaklaşık yüzde 5’lik bir ekonomik büyüme elde etme hedefini belirledi. Bu, dünyanın ikinci büyük ekonomisinin şu anda karşı karşıya olduğu çeşitli zorluklar göz önüne alındığında cesur bir hedeftir. Bu zorluklar arasında yavaş tüketici harcamaları, istikrarsız bir emlak piyasası, borsada önemli bir düşüş, ABD’nin Çin’in teknoloji endüstrisi büyümesini sınırlama çabaları, yüksek genç işsizliği ve önemli miktarda yerel yönetim borcu yer alıyor. Bu sorunların küresel etkisi emtia fiyatlarındaki ve hisse senedi piyasalarındaki dalgalanmalarda görülebilir.
Başkan Xi Jinping’in hükümeti bu zorlukların üstesinden gelmek için etkili çözümler bulmakta zorlanıyor. Çin’in, Japonya’nın yıllar süren hızlı büyümenin ardından yaşadığına benzer bir ekonomik durgunluk dönemine doğru gidebileceğine dair endişeler artıyor. Çin, yine %5 civarında belirlenen 2023 büyüme hedefine ulaştı, ancak bu başarıyı tekrarlamak, özellikle de ülke ekonomisinin artık katı Kovid Sıfır önlemleriyle kısıtlanmadığı bir dönemde zor olacak.
Bloomberg’in anketine katılan ekonomistler, Çin’in GSYİH’sının bu yıl yaklaşık %4,6 büyüyeceğini öngörüyor. Pek çok uzman, istenilenden düşük büyümeyi gayrimenkul sektöründe devam eden sorunlara ve deflasyon tehdidine bağlıyor. Ocak ayında tüketici fiyatları 2009’dan bu yana en keskin düşüşü yaşadı ve bu durum Çin’in karşı karşıya olduğu ekonomik baskıları ortaya çıkardı.
Yılın başında ihracattaki artışa rağmen ticaret Çin için bir başka endişe alanı. ABD öncülüğündeki ticaret kısıtlamaları Pekin için önemli bir zorluk oluşturmaya devam ediyor. Dışişleri Bakanı Wang Yi, bu sınırlamalarla ilgili kafa karışıklığını dile getirerek bunları “şaşırtıcı” olarak nitelendirdi.
